İbrahim b. Edhem hazretleri (r.aleyh) ilk dönem zâhid ve sofilerdendir. Belh şehrinde dünyaya gelmiştir. Künyesi Ebû İshak, nesebi İbrahim b. Edhem b. Süleyman b. Mansur Belhî’dir.
Kendisine bu yola nasıl girdiği sorulduğunda şöyle demiştir:
“Ben Horasan melikinin oğlu idim. Gençtim. Av peşinde koşardım. Yine bir gün bineğimle ava çıktım. Beraberimde bir de av köpeği vardı. Bir ara tavşan veya tilki izine benzer izlere rastladım. Tam bu izin peşine düşmüştüm ki sahibini görmediğim bir ses bana doğru seslendi. Dedi ki:
— Ey İbrahim! Sen bunun için mi yaratıldın?! Yoksa bununla mı emrolundun?!
İrkildim ve durakladım. Aynı şeyi üç kere tekrar etti. Sonra dedi ki:
— Vallahi sen bunun için yaratılmadın ve bununla emrolunmadın!
Bu hadiseden sonra oradan uzaklaştım. Yolda babamın çobanlarından birine rastladım. Koyunları otarıyordu. Üzerindeki yün elbiseyi istedim. Verdi. Giydim. Bunun karşılığında ben de kaftanımı, atımı ve yanımda ne varsa hepsini ona verdim. Daha sonra Mekke’ye doğru yola çıktım…”
İbrahim b. Edhem hazretleri Mekke’ye varınca orada Süfyan Sevrî’nin Fudayl b. Iyaz’ın ve Ebû Yûsuf Gasûlî’nin (rahmetullahi aleyhim ecmein) sohbetlerinde bulundu. Daha sonra Suriye’ye geldi. Burada geçinmek, helal kazanç sağlamak için bağ bekçiliği yaptı.
İbrahim b. Edhem, vera’ (şüpheli şeyleri terk) konusunda büyük bir yere sahipti. Anlatıldığına göre o, bu konuda şöyle demiştir: “Sen yiyeceğini helâlinden kazan; geceleri ibadet yapamayışın ve gündüzleri nâfile oruç tutamayışın sana bir zarar vermez.”
Denmiştir ki İbrahim b. Edhem, Ali b. Bekkâr, Huzeyfe Mar’aşî ve Silm Havvâs dost idiler. Helal olduğu kesin bir şekilde bilinmeyen bir şeyi yememek için anlaşmışlar ve birbirlerine biat etmişlerdi. Helal olduğunda şüphe bulunmayan bir yiyecek temin etmekten aciz kaldıkları zaman azıcık bir şey yer ve “Zaruret miktarından fazla bir şey yemeyelim bu şekilde hiç olmazsa helal olduğu şüpheli olan bir şeyi asgari miktarda yemiş oluruz”, derlerdi.
Keramet ve velâyet ehlinden olan, zühde dair pek çok güzel sözü bulunan İbrahim b. Edhem hazretleri H. 161/778 veya 162 tarihinde Şam’da rahmeti Rahman’a kavuşmuştur. Bu tarih 166 olarak da kaydedilmiştir. Çoğunun görüşü de budur.
______________________
İstifade edilen kaynaklar: Sülemî, Tabakâtu’s-Sûfiyye; Abdurrahman Câmî, Nefahâtü’l-Üns, 160; Abdülkerîm Kuşeyrî, Kuşeyrî Risâlesi, 112