Buradasınız :  Roportajlar/ Tarikat Hakkında Bilinmeyenler
Kategori:
Röportajlar
7571 kez Okunmuş

Tasavvufî Sorular-1


Bu köşemizde tasavvufla alakalı bazı sorulara kısaca cevap vermeye çalışalım.

 

İman, İslâm ve İhsan konusunu kısaca nasıl anlamalıyız?

 

Bilindiği üzere din; iman, İslâm ve ihsan makamlarıyla tamam olur, kemalini bulur ve kâmilen yaşanır. Bunu meşhur Cibril Hadisi’nden öğreniyoruz. Çünkü Cibril a.s. Rasulullah s.a.v.’e gelip “İman nedir? İslâm nedir? İhsan nedir?” diye sormuş; Efendimiz s.a.v. hepsine cevap vermiş, sonra Cibril a.s. huzurundan ayrılınca, ashabına, “O Cibril idi; size dininizi öğretmeye geldi” (Buhârî, İman 37; Müslim, İman, 57) buyurmuştur.

 

“İman” akideyi, yani inanç esaslarını; “İslâm” bütün ilahî hükümleri; “ihsan” ise kalbin arınmasını yani bütün inkâr, şirk, isyan ve gaflet kirlerinden temizlenerek Yüce Allah’ı azametini ve kudretini görebilecek safiyete ulaşma halini içerir. Ârifler bu manevî temizliğin sonucu elde edilen hâle “müşahede” diyorlar.

 

Aşk kavramının tasavvuf yolunda izahı nasıldır?

 

Aşk yerine “muhabbet” de diyebilir, hatta bunu tercih edebiliriz. Tasavvufun ana sermayesi ilahî muhabbettir. Bu muhabbet insanı diriltir, temizler, terakki ettirir ve dönüştürür. Ölü gönlü diriltir. Öyle ki kâfiri mümin, gafili zâkir, eşkiyayı evliya, âlimi ârif, müderrisi mürşid-i kâmil yapar. Sultanı Hakk’a köle eder. Haramiyi Hızır’a yoldaş, münkiri mümine kardeş yapar. İnsanı mecazdan hakikate geçirir. Bu muhabbet nefsi öldürüp ruhu diriltir. Bu muhabbet ilahî nurdur, rahmettir, Kerîm Mevlâ’nın keremidir; bütün dertlerin merhemidir.

 

Bu muhabbet yeryüzünü süsleyen nice evliyaya ve insan-ı kâmile ruh olmuş; Şah-ı Geylânîleri, Seyyid Ahmed-i Rifâîleri, Ahmed-i Yesevîleri, Şah-ı Nakşibendleri, Yunusları, Mevlânaları, Hacı Bayram-ı Velîleri, Akşemseddinleri, İmam Gazâlîleri, Mevlâna Halid-i Bağdâdîleri ve daha nice Allah dostlarını arzımıza ve gönül dünyamıza ışık yapmıştır. Cenab-ı Mevlâ cümlesinin sırrını âlî eylesin. Tasavvuf, Muhammedî güllerin açtığı manevî, nuranî bir bahçedir. 

 

Mürşid kimdir, vazifesi nedir?

 

Mürşid, hak yola irşad eden, ilahî rızaya giden yolu gösteren, bu yolda örnek, şahit ve destek olan kimsedir. O, Allah dostudur. Kur’an ve Sünnet’te velî, sıddık, sâlih, ebrâr, mukarrebûn, müttaki, muhsin, Allah’ın halifesi, Peygamber’in vârisi gibi vasıflarla tanıtılanlar bu ümmetin Rabbanî âlimleri ve velîleridir. Kâmil mürşid bu ârifler ve velîler içinden çıkan irşad kutbudur. Ayet-i kerimeler, hadis-i şerifler ve sâlihlerin eserleri, velayet mertebesindeki kâmil mürşidi bize tanıtır.

 

Hz. Mevlâna k.s., kalbi manevî kirlerden temizlemek için en güzel çarenin velîler olduğunu söyleyerek der ki:

 

“Manevî kirlerini gidermek, günahlardan arınmak mı istiyorsun? Gönül kirlerini yıkamasını bilen velîlerin, ermişlerin mahallesinden (sohbet, terbiye ve nazarından) ayrılma. Nefsin seni kırıp döktü ise üzülme. Manevî kırıkları saran bir mürşide başvur da onun sayesinde yıkık dökük halinden kurtul, yükseklere çık. Mürşidin eli kırıkları sarar, onarır. Sen ona teslim ol. Onun işine karışma. O kırarsa sonra sarar.”

 

 

 Devam edecek...

 

 


Bu Yazılarda Dikkatinizi Çekebilir