Derde Dermân Eyle
İlâhi dilerim senden visâlin
Kerem edip bize göster cemâlin
Yakıptır bizi nâr-ı firâkın
Kerimâ Rahimâ
Medet bu derde dermân eyle Mevlâ
Firâkın oduna nisbet behey cân
Ki bir zerredürür bu nâr-ı nîrân
Döyemez ki zâifdür buna insan
Kerimâ Rahimâ
Medet bu derde dermân eyle Mevlâ
Etıbbâ bulmadı bu derde dermân
Ki sendendür bunun derdine dermân
Kerem edip eyâ sultan u Sübhân
Kerimâ Rahimâ
Medet bu derde dermân eyle Mevlâ
Garibim gurbete düştüm ilimden
Zâifim nesne gelmez hiç elimden
Meğer bu söz gele dâim dilimden
Kerimâ Rahimâ
Medet bu derde dermân eyle Mevlâ
Ey Üftâde dilersen vasl-ı yârı
Yere çal şîşe-i nâmûs u ârı
Firak oduna dermân eyle Bârî
Kerimâ Rahimâ
Medet bu derde derman eyle Mevlâ
Mehmet muhyiddin üftâde (k.s) / Üftâde Divanı
Visâl : buluşma, ulaşma.
Firâk : Ayrılık.
Nâr-ı firâk : Ayrılık ateşi.
Od : ateş, nar.
Zerre : pek ufak parça.
Dür : inci, itaat etmek boyun eğmek.
Nâr-ı nîrân : kor ateş, cehennem ateşi.
Etıbbâ : Tabibler, doktorlar.
Şîşe-i nâmûs : Cam, kalp, çabuk kırılan ve bir daha tamir edilemeyen şişeye benzetildiği gibi ar ve namus da yine aynı sebepten dolayı şişeye benzetilir.
Bârî : Allah (c.c)