RIZK AKLA DEĞİL ALLAH’A BAĞLIDIR
Zamanın birinde bir kral dönemin bilginlerinden birini yanına çağırarak ona;
‘Şu âlemde akıllı ve zeki kimselerin çoğunu fakir ve yoksul, aklı kıt ve ahmakların çoğunu da varlıklı görüyorum. Bunu sebebi nedir?’ diye sordu.
Bilge zat, krala şu cevabı verdi:
‘Allah Teala bu durumu kendi varlığına bir delil yapmıştır. Eğer her akıllı ve zeki insan zengin, her aklı zayıf da yoksul olsaydı, insanlar şöyle düşünebilirlerdi; Akıllı kendi rızkını buluyor, akılsız ise yoksul kalıyor. İnsanlar, bunun aksi olduğunu gördüklerinde, rızkın akla bağlı olmadığını, onu dilediği kimseye dilediği kadar verenin yalnız Yüce Allah olduğunu anlar. [Ebu Talip el-Mekki, Kutu’l-Kulub, 2/11]
Adamın biri, velilerden Şibli’ye (k.s) gelip, geçim derdinden şikâyet eder;
‘Efendim, geçimini üstlendiğim evladım çoktur. Onların ihtiyaçlarını göremiyorum. Ne olur bana bir çare gösterin’ dedi. Bunun üzerine Şibli (k.s);
‘Hemen evine git, kimin rızkını sana bağlı görürsen kapı dışarı at. Kimin rızkını Cenab-ı Hakk’a bağlı görürsen, o da evde kalsın’ dedi. [Kuşeyri Risalesi, 166; Şarani, Tabakat,1/104]
KISSADAN DERSLER
İnsanların eceli gibi, rızkları da Allah Teâla tarafından belirlenmiştir. Rızkı kula ulaştıracak Melek’e vazife verilmiştir. Belirlenen rızkını yemeden kimse ölmez. Hırs rızkı artırmaz, acizlik de azaltmaz. Malı çok olanın rızkı çoktur denmez. Rızk, ele geçen değil, mideye girendir. Allah Teâla’nın kefil olduğu rızk budur.
Rabbimiz (celle celeluhu) bu konuda şöyle buyurmuştur;
“Rabbinin rahmetini onlar mı bölüştürüyorlar? Dünya hayatında onların geçimliklerini aralarında biz paylaştırdık ve birbirlerine iş gördürmeleri için, kimini kimine derecelerle üstün kıldık. Rabbinin rahmeti onların biriktirdiklerinden daha hayırlıdır.” (Zuhruf, 43/32)
[Ateşin yakmadığı aşık, 114]