İçkici bir şahıs, dostlarından bir grubu topladı; hizmetkârına dört dirhem para verip mecliste bulunan kimseler için biraz meyve almasını emretti. Hizmetçi Mansur b. Ammar'ın bulunduğu topluluğun önünden geçiyordu.
Mansur da bir fakir için cemaatten bir şey istiyor ve şöyle diyordu:
— Kim bu fakire dört dirhem para verirse ona dört dua yapacağım!' Hizmetçi, yanındaki dört dirhem parayı Mansura teslim etti. Mansur dedi ki:
— Senin hakkında, ne dua etmemi istersin?
— Bir efendim vardır. Ondan kurtulmak istiyorum. Bunun üzerine Mansur dua etti.
— Diğer arzun nedir? dedi.
— Allah Teâlâ'nın bu vermiş olduğum dört dirhem paranın yerini doldurmasını istiyorum.
Mansur yine dua etti ve:
— Diğer arzun nedir? dedi.
— Allah’ın efendime tevbe nasip etmesini istiyorum. Mansur bunun için de dua etti. Son olarak,
— Diğer arzun nedir? dedi.
— Allah’ın beni, efendimi, seni ve bu cemaati affetmesini diliyorum. Mansur tekrar dua etti. Bunun üzerine hizmetçi geri döndü. Efendisi hizmetçiye:
— Neden böyle geciktin? Diye sordu.
Hizmetçi olup biteni efendisine arzetti. Bunun üzerine efendisi:
— Mansur nasıl bir dua yaptı? diye sordu.
— Nefsim için âzad edilmeyi diledim. (O da bunun için dua etti)
— Sen hürsün!
— İkinci duası ne idi?
— Allah Teâlâ'nın vermiş olduğum paraların yerini doldurmasını istedim.
— Sana dört bin dirhem veriyorum!
— Mansur'un üçüncü duası ne idi?
— Senin tevbe etmendi!
— Allah'a tevbe ettim! Peki, dördüncü duası neydi.
— Dördüncü duası da Allah'ın beni, sizi, oradaki topluluğu ve Mansur'u affetmesi hususunda idi!
Bunun üzerine adam dedi ki,
— Bu, bana ait bir durum değil!
O gece yattığı zaman rüyasında kendisine şöyle dendi:
— Sana düşen vazifelerin tümünü yaptın. Ben, bana düşen vazifeyi yapmaz mıyım? Seni de, hizmetçiyi de, Mansur b. Ammarı da ve orada hazır bulunan topluluğu da affettim.” [1]
_________________________________
[1] İmam Gazali, İhyâu Ulumi’d-Dîn, 4/189