Salih zatlardan biri bir topluluğun yanına uğradı. Baktı ki bir doktor, oradakilere bazı hastalıkları ve tedavi yollarını anlatıyor. Salih zat doktora sordu:
— Bedenleri tedavi ediyorsun, peki ya hasta kalpleri de tedavi edebilir misin?
Doktor:
— Evet! Ama bana kalbinin hastalığını söylemelisin, dedi. Salih zat şöyle dedi:
— Günahlar kalbimi kararttı. Bu yüzden kalbim katılaştı. Bunun bir ilacı var mı?
Doktor şöyle dedi:
— Böyle bir kalbin ilacı gece gündüz yüce Allah’a yalvarıp yakarmak, dua ve istiğfar etmek, hiç vakit kaybetmeden Azîz ve Gaffâr olan Allah’a itaat ve ibadet etmeye yönelmek, tevbe edip af dilemektir. İşte bunlar hasta kalplerin ilacıdır. Şifa, gaybı bilen Allah Tealâ’dandır.
Salih zat bu sözler üzerine şöyle dedi:
— Sen ne iyi doktorsun! Kalbimin ilacını doğru tespit ettin, deyince doktor:
— Doğrusu bu. Tevbe edenin, samimiyetle hatalarından dönenin ilacı ancak budur. Tevbeleri kabul eden Allah’a yönelmektir, dedi.
Kaynak: İmam Gazâlî, Mükâşefetü’l-Kulûb – (Abdullah Suad Demirtaş – Semerkand Dergisi, Şubat 2010.)